Herkese merhaba! Bugün sizlere önceki yayınlarımda da bahsettiğim gibi Bulgaristan gezimi anlatacağım . Bayramın ikinci gününün gecesi yola çıktık ve öğle saatlerinde oradaydık .Yolculuk gerçekten çok yorucuydu . Biz de ilk olarak kendi köyümüze gittik . Babam da bizi yakınlarında bulunan Ören Yazovir’ine götürdü (Yazovir = Baraj )
Not : Fareyi resimlerin üstüne getirdiğinizde ayrıntılı bilgi elde edebilirsiniz
Orada 3 gün kaldıktan sonra Cebel’deki akrabalarımızın yanına gittik . Akraba dediysem ananemin babası . Kaldığımız bu süre zarfında sadece son gün kasabaya inebildik çünkü yapmamız gereken bir puzzle vardı . Onu bitirmeden inmek istemedik ve puzzle 2 günde bitti .
Cebel’den sonra başka bir köye gittik ve orada da 3 gün kaldık fakat oradan hiç fotoğraf paylaşamayacağım çünkü telefonumun şarjı bitmişti ve ben de ‘’Biraz da köy hayatını yaşamalıyım’’ deyip telefonumu şarja takmadım ve ‘’Bakalım hayat böyle nasılmış ? ‘’dedim . Köy yaşamı gerçekten çok zor . Köye gittiğimiz ilk gün inekleri götürdük . Akşama da geri getirdik . Gök gürültülü ve şimşekli bir havada inek götürmek gerçekten çok hoş bir durum . Denemelisiniz !
Köyde de 3 gün kaldıktan sonra tekrar kendi köyümüze gittik ve son günlerimiz burada geçti . Ben de son günlerin anısına manzara fotoğrafı çektim .
Ardından 31 Temmuz tarihinde geri dönüş için yola çıktık .Yolda bir çeşmede ara verdik .
Kardeşimin isteği üzerine dönerken Ustra Kalesi ‘ne de uğradık . Araba bir yere kadar çıkıyor . Geri kalan yolu yürümemiz gerekiyor . Fakat yürüyeceğiniz yol bir patika ve dağın tepesine doğru . Biz de pes etmedik ve kimseciklerin olmadığı dağa doğru yürüdük, yürüdük , yürüdük. Sonunda tepeye ulaştık . İşte manzara . Bunca yürümemize değdi mi ? Kesinlikle evet . Kalenin bulunduğu yer ve manzarası muazzam . Kaleyi neden buraya yaptıklarını anlıyorum çünkü bütün şehir ayaklarının altında . Öyle şehir dediğimde aklınıza binalar , gökdelenler gelmesin . Ufak ufak köycükler yani . İnternette araştırma yapmak istemiştim fakat herhangi bir kaynak bulamadım bu kale ile ilgili .
Kaleden de indikten sonra yolumuza devam ettik . Manzarası eşsiz olan bir yerden geçerken ‘’Baba burada dur ‘’ dedim ve inip hemen fotoğraf çekmeye başladım . Lakin gözle gördüğün fotoğrafla bir olur mu ?
Oradan da fotoğraflarımı alıp sınıra doğru gittik . Sınırdan geçtikten sonra yaklaşık yarım saatte bir benzin istasyonlarında mola vere vere Çanakkale Feribotuna ulaştık . Ulaştık ulaşmasına ama sıra neredeyse 1 km uzunluktaydı . Görünce şaşırdık . Tabi sıra beklerken ben de boş durur muyum ? Hemen aldım elime telefonumu ve ayın güzelliğini ve manzarayı fotoğraf çektim .
Sıra göründüğünün aksine çok çabuk ilerledi . Ve feribottaydık . Tabii ki orayı da fotoğraf çekmeden geçemedim.
Zaten feribottan inice Bursa’ya çok az bir yol kaldığından eve geldik . İşte benim Bulgaristan tatilim de böyle geçti . Bir sonraki yayında görüşmek üzere . Kendinize iyi bakın .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder